Cilt ve egzama

Bu, genellikle erken çocukluk döneminde başlayan inflamatuvar bir cilt hastalığı olan atopik egzama için geçerli olabilir. Bu dermatitin cilt bariyerini etkileyen genetik yatkınlıklarla ilişkili olduğu görülmektedir. Daha geçirgen hale getirilen cilt, çeşitli çevresel alerjenlerin vücuda geçmesine izin vererek bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine neden olur. Ancak, cilt belirli bir alerjenik madde ile doğrudan temas ettiğinde herhangi bir genetik yatkınlık olmaksızın ortaya çıkan başka bir egzama türü daha vardır: kontakt egzama veya kontakt dermatit.

Atopik egzama ve kontakt egzama, aynı tipte cilt lezyonları ile kendini gösterir: kızarıklık, tahriş, kuru cilt (kseroz), şiddetli kaşıntı, bazen sıvı akması. Ancak kontakt egzamadan farklı olarak atopik egzama, genellikle tanımlanabilir tek bir faktör tarafından değil, çeşitli çevresel ve içsel faktörler tarafından tetiklenir. Tekrarlama eğiliminde olan kronik bir rahatsızlıktır.

Atopik egzama mutlaka alerji anlamına gelmez, ancak genellikle alerjik bir arka planla bağlantılıdır ve bu nedenle gıda alerjisi, alerjik rinit veya konjonktivit riskinin artmasıyla bağlantılıdır. Bu nedenle alerjen ortamlardan (toz, tüy, evcil hayvan tüyü vb.) uzak durmaya çalışmalısınız.

Egzamanın tedavisi yüksek oranda belirlidir ve terapötik çözümler semptomların ciddiyetine göre değişir: kuruluk, kızarıklık, kaşıntı, kabuklanma, vb. Her durumda, atopik egzama tedavisinde ilk adım günlük bir nemlendirici uygulamaktır. Yoğun cilt kuruluğunu azaltır ve kaşıntı hissini yatıştırır. Bir atak durumunda, enflamasyonun tedavisi için topikal kortikosteroidlerin reçete edilmesi standart tedavi olmaya devam etmektedir.

Egzama genellikle birkaç faktörden kaynaklanır ancak kaygı ve stres alevlenmeleri ve kaşıntıları tetikleyebilir. Mümkünse fiziksel aktiviteye öncelik verin, okuyun, müzik dinleyin, nefes egzersizi yapın. Meditasyon ve zevk aldığınız aktiviteler yapın.

Günlük bakım, özellikle cilt durumu iyileştikçe zamanla sıkıcı hale gelebilir. Ancak sabretmek önemlidir. Cildi nemli tutmak, bariyer işlevini güçlendirmenin ve böylece kuruluğu azaltmanın ve alevlenmeleri ortadan kaldırmanın en basit ve en etkili yöntemlerinden biridir.

Çoğu zaman kaşındığımızı fark etmeyiz ve buna direnmek zordur. Bu nedenle, bu anları belirlemek ve uygun alternatifleri bulmak önemlidir. Dikkatinizi başka yöne çekmenin birkaç püf noktası var: ellerinizi meşgul edin, çocuklar küçük dokulu toplar gibi nesneleri kaşıyabilir, parmaklarınızla oynayın, pelüş oyuncaklara dikilmiş cırt cırtlı tarafı veya pijamaların dikiş bölgelerini kaşıyın. Kaşımayı önlemek için tırnakları kısa kesmek ve gece için pamuklu veya ipek eldivenler (tahammül edilirse) giymek de bir çözüm olabilir ve çocuklar için kuklalar kullanılabilir.

Banyo yapmanın çeşitli faydaları vardır: cildi temizler, rahatlatır ve nemlendiricilerin uygulanması için cildi hazırlar. Bununla birlikte, musluk suyı cildi kuruttuğu ve bu nedenle tahriş ve kaşıntıyı teşvik ettiği için banyo yapma sıklığını azaltmalı ve süresini maksimum 10 dakika ile sınırlandırmalısınız. Her gün 5 dakikalık hızlı duşları tercih edin. Enflamasyonun yeniden alevlenmesini önlemek için su sıcaklığı 34°C'yi geçmemelidir. Kaşıntı hissini yeniden alevlendirmemek için bir havluyla hafifçe silerek kendinizi kurulayın.

Soğuk, kaşıntıyı etkili bir şekilde yatıştırabilir. Kişiselleştirilmiş bir poşette saklanan donmuş bezelyeleri, bir soğutma poşeti veya buzdolabında saklanan taşları, özellikle cildiniz zarar görmüşse doğrudan cildinize koymadığınız sürece kullanabilirsiniz. Termal Su'ya batırılmış kompreslerin günlük olarak yatıştırılması gereken bölgelere uygulanması da oldukça etkilidir ve rahatlamanız için bir fırsattır.

Yatmadan önce bir yoğun yapılı bir nemlendirici uygulayın,balsam formlar gibi, ve nemlendirciniz ile Termal Su Sprey'i her zaman elinizin altında bulundurun. Örneğin loş ışık ve yumuşak müzikle rahatlatıcı bir atmosfer yarattığınızdan emin olun. Üzerinizi çok kalın örtmeyin ve odayı 18°C sıcaklıkta tutun.